BURSA (İGFA) - İsrail işgal güçleri 7 Ekim'den bu yana Filistin'de adeta taş üstünde taş bırakmadı. 42 bine yaklaşan ölü sayısı ve on binlerce yaralanın olduğu Filistin'de katliam duraksamadan devam ediyor. Uluslararası kamuoyunun İsrail'e karşı sergilediği çekingen tavır nedeniyle cesaret bulan İsrail güçlerinin savaşı sona erdirmeye hiç niyeti yok. Özellikle son dönemde Gazze'deki çatışmalara ek olarak Lübnan'da da gerilimin dozu oldukça artmış görünüyor. Netanyahu'nun Lübnan'daki Hizbullah varlığından rahatsız olduğu bilinen bir gerçek. Savaşı farklı ülkelere sıçratmak için fırsat kollayan Netanyahu ve İsrail hükümetinin Lübnan'a karşı çok daha kapsamlı bir saldırıya kalkışması bekleniyor.
Filistin'de yaşanan son çatışmaları ve savaşın Lübnan'a sıçrama ihtimalini Filistinli Aktivist Musa Hicazi Herkes Duysun için değerlendirdi.
"İSRAİL'E ARTIK TAVİZ VERİLMEMELİ"
İsrail'in Orta Doğu için emellerinin yıllardan beri belli olduğunu ifade eden Musa Hicazi, "İsrail 70 yılı aşan bir süredir çatışma ve kandan beslenen bir rejim. Filistin'de yıllardır akan kana karşı duyarsız kalanlar şimdi savaşın kendi kapısına geldiğini fark etti. Müslüman dünyasının kendi içerisinde bulunduğu bölünmüşlük ve istikrarsızlık yıllarca İsrail'i besledi. Sıradaki ülke Lübnan gibi görünüyor ancak İsrail'in çatışmaları Lübnan ile sınırlı tutmayacağını da herkes biliyor. Lübnan'a olası bir İsrail saldırısına sert bir tepki verilmezse bu katliamın nerede sona ereceğini kimse kestiremez." dedi.
"LÜBNAN, İSRAİL'E YEDİRİLMEMELİ"
İsrail'in kuzeyinde Hizbullah güçleri ile yaşanan çatışmalar üzerinden İsrail'in Lübnan'a saldırı için meşru bir zemin kovaladığını ifaden eden Musa Hicazi, "Lübnan'daki Hizbullah varlığı uzun yıllardır kanıksanmış bir gerçek. İsrail'in Hizbullah varlığından ciddi şekilde rahatsız olduğu biliniyor. Geçmişte de Lübnan'a karşı askeri harekâtlar oldu ancak bu sefer iş daha ciddi görünüyor. Filistin'de on binlerce insanın kanına girmiş bir rejimin etik ya da ahlaki değerlerle yeni bir savaşı göze alacağını düşünemeyiz. Bu noktada artık uluslararası toplumun ve özellikle İslam dünyasının silkinip kendine gelmesi gerekiyor. Aksi halde İslam ülkeleri yüzleşmek istemediği canavarı kendi kapısını çalarken bulacak." dedi.
