Amasya evden eve nakliyat Artvin evden eve nakliyat Aydın evden eve nakliyat Balıkesir evden eve nakliyat Batman evden eve nakliyat Bayburt evden eve nakliyat Bingöl evden eve nakliyat Bitlis evden eve nakliyat Burdur evden eve nakliyat Çanakkale evden eve nakliyat

Dr. İmbat Muğlu (Güvenlik ve Terör Uzmanı)
Köşe Yazarı
Dr. İmbat Muğlu (Güvenlik ve Terör Uzmanı)
 

DESTANIN ADI: SARIKAMIŞ

SARIKAMIŞ’TA                                                                        Masal değil, can yakan bir destan var orada                                                                        Bak orada işte, doğunun kar beyazında                                                                        Ve çoğu son nefesinde o ilahi dağda                                                                        “Allah-ü Ekber!” diyerek bize veda ettiler                                                                          Ayazın en zorlu çağında, tam aralıkta                                                                        Kiminin bez çarığı, hırkası yok sırtında                                                                        Bir umudun uğruna tırmandılar yamaca                                                                        Gözlerini çığ bürüdü, yaza veda ettiler                                                                          Biri tatlı uykuya mı daldı yoklukta                                                                        Biri göremedi önünü belki çoklukta                                                                        Tam orada işte, orada; Sarıkamış’ta                                                                        Dönülmeyen yola girip yurda veda ettiler                                                                          Körpecikti bedenler, beyaz mermer heykeller                                                                        Nasıl taze idi onlar, hiç görünmediler                                                                        Yaratana varıp sığındı binlerce erler                                                                        Rütbeyi yükselttiler, ere veda ettiler.                                                                        Her milletin tarihinde vardır muhakkak savaşlar, galibiyetler, mağlubiyetler ve destanlar. Ama bu bambaşka bir şey: adı destan, ulviyeti takdir edilemeyecek kadar yüce, acısı yüreklerce ve tarihten asla silinemeyecek bir şey. Adı: SARIKAMIŞ! Hepimiz biliriz 1. Dünya Savaşı ile Osmanlı İmparatorluğu ordusunun 22 Aralık 1914’te Sarıkamış’ta yaşadıklarını. Çok az tarih bilgisi olan bile bu dramı ya okumuş ya duymuştur. Sarıkamış Harekâtı 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rus İmparatorluğu arasında Sarıkamış’ta gerçekleşen çatışmanın adı olup taktik hatası sebebi ile büyük bir başarısızlıkla sonuçlanan askeri girişimdir. Ama o bir yenilgi değildir, bir geri çekiliş, bir pes ediş değildir. Asla değildir. “Başarısız sonuçlanan bir harekatın destanı mı olur?” demeyin sakın, olur! Olduğunu Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük Aleksandroviç Piotreviç gayet güzel anlatıyor zaten. Ve o yüce savunuş ile ilgili olarak: “İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar… İkinci sırada cephane taşıyanlar var, sandıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler… Ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda… Allahuekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel, Allah’larına teslim olmuşlardı.” diyor. Sarıkamış’ta dondurucu soğuk altında askerlerimizin durumunu Kurmay Subay Şerif Bey “Sarıkamış” adlı kitabında şöyle anlatıyor:“Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu. Kaldırıp yola sevketmek istedim. Beni hiç görmedi. zavallı çıldırmıştı. Bu suretle şu lanetli buzullar içinde biz belki on bin kişiden fazla insanı bir günde karların altına bıraktık ve geçtik”.60 bini donarak ve toplam 78 bin askerimizi kaybettik o gün. Belki kendilerini buldular sonra gittikleri yüce makamda. Pek çoğunu üstlerinde kışlık paltoları yokken, ayaklarında delik deşik çarıklarıyla acı bir veda ile uğurladık. Ne hazin bir veda.Türkiye’m, cennet vatanım! Her yerin ayrı güzel, her yerin ayrı şehit kanıyla dolu ama orası, Sarıkamış…. O başka türlü. Allah’ım sen rahmetinle doldur inşallah ve bu topraklarda doğan, büyüyen, yaşayan ve yaşayacak olan evlatlarımıza, torunlarımıza, onların torunlarına asla unutturma Ya Rabbi! Ne büyük destansın sen Sarıkamış!  
Ekleme Tarihi: 14 Şubat 2022 - Pazartesi

DESTANIN ADI: SARIKAMIŞ

SARIKAMIŞ’TA                                                                        Masal değil, can yakan bir destan var orada                                                                        Bak orada işte, doğunun kar beyazında                                                                        Ve çoğu son nefesinde o ilahi dağda                                                                        “Allah-ü Ekber!” diyerek bize veda ettiler                                                                          Ayazın en zorlu çağında, tam aralıkta                                                                        Kiminin bez çarığı, hırkası yok sırtında                                                                        Bir umudun uğruna tırmandılar yamaca                                                                        Gözlerini çığ bürüdü, yaza veda ettiler                                                                          Biri tatlı uykuya mı daldı yoklukta                                                                        Biri göremedi önünü belki çoklukta                                                                        Tam orada işte, orada; Sarıkamış’ta                                                                        Dönülmeyen yola girip yurda veda ettiler                                                                          Körpecikti bedenler, beyaz mermer heykeller                                                                        Nasıl taze idi onlar, hiç görünmediler                                                                        Yaratana varıp sığındı binlerce erler                                                                        Rütbeyi yükselttiler, ere veda ettiler.                                                                        Her milletin tarihinde vardır muhakkak savaşlar, galibiyetler, mağlubiyetler ve destanlar. Ama bu bambaşka bir şey: adı destan, ulviyeti takdir edilemeyecek kadar yüce, acısı yüreklerce ve tarihten asla silinemeyecek bir şey. Adı: SARIKAMIŞ! Hepimiz biliriz 1. Dünya Savaşı ile Osmanlı İmparatorluğu ordusunun 22 Aralık 1914’te Sarıkamış’ta yaşadıklarını. Çok az tarih bilgisi olan bile bu dramı ya okumuş ya duymuştur. Sarıkamış Harekâtı 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rus İmparatorluğu arasında Sarıkamış’ta gerçekleşen çatışmanın adı olup taktik hatası sebebi ile büyük bir başarısızlıkla sonuçlanan askeri girişimdir. Ama o bir yenilgi değildir, bir geri çekiliş, bir pes ediş değildir. Asla değildir. “Başarısız sonuçlanan bir harekatın destanı mı olur?” demeyin sakın, olur! Olduğunu Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük Aleksandroviç Piotreviç gayet güzel anlatıyor zaten. Ve o yüce savunuş ile ilgili olarak: “İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar… İkinci sırada cephane taşıyanlar var, sandıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler… Ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda… Allahuekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel, Allah’larına teslim olmuşlardı.” diyor. Sarıkamış’ta dondurucu soğuk altında askerlerimizin durumunu Kurmay Subay Şerif Bey “Sarıkamış” adlı kitabında şöyle anlatıyor:“Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu. Kaldırıp yola sevketmek istedim. Beni hiç görmedi. zavallı çıldırmıştı. Bu suretle şu lanetli buzullar içinde biz belki on bin kişiden fazla insanı bir günde karların altına bıraktık ve geçtik”.60 bini donarak ve toplam 78 bin askerimizi kaybettik o gün. Belki kendilerini buldular sonra gittikleri yüce makamda. Pek çoğunu üstlerinde kışlık paltoları yokken, ayaklarında delik deşik çarıklarıyla acı bir veda ile uğurladık. Ne hazin bir veda.Türkiye’m, cennet vatanım! Her yerin ayrı güzel, her yerin ayrı şehit kanıyla dolu ama orası, Sarıkamış…. O başka türlü. Allah’ım sen rahmetinle doldur inşallah ve bu topraklarda doğan, büyüyen, yaşayan ve yaşayacak olan evlatlarımıza, torunlarımıza, onların torunlarına asla unutturma Ya Rabbi! Ne büyük destansın sen Sarıkamış!

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 5n2khaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

escort Ankara Sex hikayeleri Seks hikayeleri Porno izle