Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle başlayan süreç bir anda tüm dünyayı ekonomik ve politik olarak etkiledi. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği gibi Batılı güçlere aşırı derecede güvenmesi ile başlayan abartılı cesur tavırları Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i raydan çıkarmış ve Ukrayna’yı işgal etmiştir. İki kardeş ülkenin arasına gelecek yüzyıllarda dahi damgasını vuracak kardeş kanı bu topraklarda akmıştır. Akıtılan bu kan her ülke için bugün de yarın da çok ciddi sorunlar çıkaracaktır. Rus ve Ukrayna’nın aşırı milliyetçi/ırkçı kesimler arasında kavgalar, gruplaşmalar hatta terör örgütlerinin türemesine kadar bu mesele büyüyecektir. Her doğan ve savaşı birebir yaşayan çocuklar özelliklede Ukraynalı çocuklar Ruslara karşı nefret ve kin ile büyüyecekler. Ve sonrası malum her biri birer ölüm makinası olacaktır. Rusya Devlet Başkanı Putin; Ukrayna’nın AB ve NATO’ya yakınlaşmasını ya da olası bir üyeliği ise kendince Rusya için beka meselesi olarak görmüş ve acımasızca her saniye Ukrayna’nın birçok şehri bombalanmaktadır. Bombalardan kaçan milyonlarca kadın, erkek, çocuk, yaşlı olumsuz hava koşullarına rağmen komşu ülkelere doğru göç halindeler… Rusya bombalarken ABD ve AB başta olmak üzere birçok ülke Rusya'ya yönelik peş peşe ağır yaptırım kararları aldı/almaya devam ediyor. Ayrıca aynı ülkelerin çoğunluğu Ukrayna'ya silah ve mühimmat desteği vermektedir… Hatta söz konusu ülkelerden Ukrayna Ordusu saflarına çok sayıda gönüllü ya da paralı askerler katıldı… Bunca yaklaşımlar devam ederken Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, NATO'nun 'uçuşa yasak bölge' uygulaması çağrılarını sürekli yinelerken Ukrayna'da yüzlerce sivil hayatını kaybetmesine rağmen NATO suskunluğunu korumakta … Türkiye ise diğer ülkelerden farklı olarak gerek Rusya ve Ukrayna ile olan ticari ve siyasi ilişkileri gerekse bir NATO üyesi olarak Batı ile ilişkilerinden dolayı bölgedeki krizde kilit aktör konumunda. Türkiye aktif diplomasi izleyerek bir yandan Rusya'nın saldırganlığına karşı uluslararası camiayı göreve çağırırken diğer taraftan taraflarla özel ilişkilerini kullanarak çatışmaya dönüşen krizi yatıştırmaya çalışıyor. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısında batının çifte standart uygulamasını net bir şekilde görmüş olduk. Örneğin Ukrayna’dan gelen göç dalgasına karşı sergilenen yaklaşım ile Suriyeli göçmenlere karşı sergilenen yaklaşım arasında uçurumlar var. Çünkü batı bu meseleye dinsel ve ırksal yaklaşıyor. Bugüne kadar gelenin süreç ilk tetiğe basan Rusya’nın evdeki hesabının çarşıdaki hesaba pek uymadığını gösteriyor. Ukrayna’da hiç beklemediği bir direnişle karşılaşması ve birkaç gün içinde bitirmeyi düşündüğü işgalin neredeyse bir aya yaklaşmışken bile neticelenme ihtimalinin hala görülmüyor olması, hesabının çok da doğru olmadığının açık işareti. Ayrıca Rus yönetiminin ve ordusunun ağır kış şartlarını hesaplamadan bu savaşa başladıklarının en büyük kanıtı ise ikmal yetersizliğinden, bakımsızlıktan yüzlerce tank, top, zırhlı muharebe aracı ile zırhlı personel taşıyıcılarının yollarda kalması, eğitim yetersizliğinden olsa gerek birçok askeri aracın mühimmatsız yola çıkması gibi birçok şeyi yazabiliriz. Savaşın beklenende daha uzun sürmesi Rusya ekonomisini ciddi şekilde sarsmış durumdadır. Bununla birlikte Rusya halkının çok ciddi bir kesimi bu savaşı baştan beri bir cinayet gibi görmüş Putin ve yönetimini protesto etmiş/etmeye devam etmektedir. Rusya’nın işgali ile Ukrayna yeni bir kimliğe sahip oldu. Bu kimlik öyle bir kimlik ki bağımsız bir Ukrayna kimliği için uğruna can verilen kan verilen cinsten… Rusya'nın başlattığı savaşın nasıl sona ereceği belirsizliğini koruyor olsa da Rusya’nın Ukrayna işgalini olabilir sonuçlarını iyi okumak gerek…Putin’in Rusya İmparatorluğu’nu kurma istediği…Savaşın sonucunda askeri ve ekonomi olarak çöken bir Rusya… Bu sosyolojik gerçek karşısında hayal kırıklığına uğrayan Putin daha fazla zarar vermek için son koz olarak nükleer silah ya da kimyasal gazlar kullanma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Ya da bu kötü senaryoya karşılık Rus halkı topyekûn sokaklara çıkarak Putin yönetimini devirip savaşı sonlandırabilirler. Diğer bir seçenek ise Rus Ordusu yıkıcı hava saldırıları ile birlikte kara harekâtını en üst seviyede yapar. Tüm kritik altyapı tesislerini, enerji nakil hatları ve iletişim altyapısı ile birlikte batıdan gelen ikmal yollarını kapatarak Ukrayna halkının zorunlu kaçışını sağlamak kaçmayanları ise öldürerek bir korku panik havası yaratarak Kiev’in düşmesini sağlamak. Kiev düşerse hükümet düşer ve günün sonunda Ukrayna’yı zor günler bekler. Buna karşılık Zelenskiy’in savaşı oyuncu kimliğinden dolayı olsa gerek bir oyun gibi görmesi, ABD ve batı devletlerini ise Hollywood Film Sahnelerindeki kahraman kurtarıcı gibi görmesi milyonlarca halkının göçmen olmasına, binlercesinin ölmesine ve onlarca şehirlerinin yıkılıp, yakılmasına sebep olmuştur… Savaşın kazananı olmadığı herkesçe bilinmektedir. Lakin bu savaşın kazananı futbol maçı izler gibi tribünde yerini alan; ABD ve Batı Devletleri olmuştur. Tüm bu meselelerin yanı sıra Türkiye'nin yakın çevresinde gerçekleşen bu savaş Türkiye açısından ciddi güvenlik riskleri barındırmaktadır. Bu risklere potansiyel mülteci krizi, terör saldırıları, Türkiye'nin gıda güvenliğinin riske girmesi gibi konular örnek gösterilebilir. Türkiye, zaten son 11 yıldır Suriye Savaşı’ndan dolayı ciddi bir fatura ile karşı karşıya kalmış iken Rusya Ukrayna Savaş’ında yara ve risk almadan yoluna devam etmesi gerekir. Sizler bunu okurken savaşın 28. gününde Kiev'in kuzeyinde başta olmak üzere birçok noktada çatışmalar sürmekte ve insanlar ölmektedir.
Dr.İmbat MUĞLU