Evet, doğayı, yaşadığı çevreyi, sokağını ve hatta evini kirleten, sorumsuz, saygısız, pis bir toplumun, pislik saçan üyeleri olarak, kendi evlatlarımızın bile güzel ve temiz bir dünyada yaşama hakkına saygı duymuyoruz.
"Bu kadar pisliğin, sefaletin, rezaletin içinde, bokunda boğul Türkiye" diye isyan etmişti Barbaros Şansal da, kimse durumun aslında sınır ötesi ve uluslararası olduğunu kavrayamamıştı.
Her söylenen gerçeği, doğru sözü, kimin ağzından çıktıysa, Şeyh Bedreddin, Nazım Hikmet, Deniz Gezmiş, Aziz Nesin, Ahmet Kaya gibi bedeniyle birlikte yok etmeyi seçen cehaletin, sadece Türkiye'yi değil, tüm dünyayı etkisi altına aldığını ne zaman göreceğiz.
AB ülkelerinin, vahşi Amerika'nın yediği haltların, dünya ekosistemine verdiği zararın yanında Türkiye'nin melek kaldığını da belirtmek isterim, tabi kötünün iyisi anlamında.
Bakın daha 2019 yılında, korona yeryüzüne inmemişken, sözde gelişmiş kıta ve ülkelerin ilkokula giden çocukları bile tüm gerçeği görmüş, iktidar mensuplarına kafa tutarak çevreci eylemler gerçekleştirmişti.
Dünya genelinde yüz binlerce öğrenci iklim değişikliğine karşı harekete geçmeyen hükümetlerini protesto için sokaklara dökülmüş, Avrupa, ABD, Avustralya ve Asya'nın birçok kentinde 'Gelecek İçin Cumalar' adlı yürüyüşler gerçekleştirmişti.
İngiltere'nin başkenti Londra'da gençler, "Size bir ders vermek için derslerimizden geri kaldık" sloganları ile hükümet yetkililerini eleştirmişti.
Fransa'da ise 'Gelecek İçin Cumalar' adlı gençlik hareketinin çağrısı üzerine Lyon, Strazburg ve Paris gibi kentlerde gösteriler düzenleyen öğrenciler, siyasetçilerden iklim değişikliği sorununa karşı acil eyleme geçmelerini istemişti.
Dünya çocuklarının bu haklı tepkilerinin sembolü haline gelen 16 yaşındaki İsveçli Greta Thunberg de, Stockholm'de yaptığı konuşmada, "Biz bu dünyanın içine doğduk ve tüm hayatımızı bu krizle geçirmek zorundayız, çocuklarımız, torunlarımız ve diğer nesiller de bu şekilde yaşayacak, bunu kabul etmeyeceğiz, protesto ediyoruz, çünkü bir gelecek istiyoruz" demişti.
Evet, çocuklar bir gelecek istiyor?
Kimden istiyor, tabi ki bizden!
Gazeteciysem sormam gerek; haşa biz neyiz?
Bu dünyayı biz mi yarattık?
Zamanı, mekanı biz mi tayin ettik?
Geleceği biz mi planlıyoruz?
Kaderi biz mi belirliyoruz?
Bir hiçiz, aciz kullarız ve üstüne bir de pis, kirli ve cahiliz.
Neyin şatafatını, neyin lüksünü, neyin egosunu yaşıyoruz ve özellikle diğerlerini yönettiklerini sanan kibir budalası cahiller, pisliğin en tepesindekiler, kimsiniz, nesiniz?
Ben söyleyeyim; koca bir hiç.