Çok uluslu şirketlerin ve yerli işbirlikçilerinin siyasete etkin müdahalede bulunarak karlarını arttırma isteği aralıksız, amansız ve acımasız eylemlerle devam ediyor.
Sermaye sahipleri iktidara ve muhalefete yerleştirdiği ekipleriyle bordro mahkumuna dönüştürdüğü emekçi halkları her geçen gün yoksullaştırıyor, alım gücünü düşürüyor, yaşam direncini kırıyor.
Böylece iyice güçsüzleştirilen kitleler daha itaatkar hale getirilerek, daha uzun çalışma süresinde, daha düşük ücret karşılığında, açlık sınırının altında çalışmaya, üretmeye zorlanıyor.
Diğer yanda bu duruma karşı çıkan ve hak arayan emek, meslek ve hizmet alanında örgütlü sivil toplum kuruluşlarına iktidar mensupları tarafından şiddet dili kullanılıyor, tehditler savruluyor, polis baskısı arttırılıyor, nihayetinde kapatılmaları gündeme getiriliyor.
Bir dönem insan hakları ihlallerine karşı eylemler düzenleyen Türkiye Barolar Birliği avukatları hedef alınmış, Baro'nun yapısı kökünden değiştirilmeye çalışılmıştı.
Şimdi de Türk Tabipler Birliği çatısı altındaki doktorlara karşı, halkın sağlığını ve kendi can güvenliklerini korumak adına düzenledikleri eylemler nedeniyle baskı kuruluyor.
Doktorlara ilk hakaret, "Varsın gidiyorlarsa gitsinler" sözüyle başladı.
Şimdi de aynı kulvardan, "Tabipler Birliği kapatılmalıdır" tehdidi savruldu.
Bu söylemlerden etkilenen bazı imamlar camii şerefelerinden hak ve emek mücadelesi verenlere hakaretler yağdırdı.
Görülüyor ki ucuz emek ülkesi haline getirilen Türkiye, artık hak mücadelesine kapatılmak isteniyor.
Hak mücadelesine soyunan siyasi parti, sendika ve meslek örgütleri ortadan kaldırılmakla tehdit ediliyor.
Ama bu savaşı kim kazanıyor biliyor musunuz?
İnsanlık.
İlahi adalete inanırım, emârelerini çok gördüm, geçtiğimiz günlerde de böyle bir emâre yaşandı;
"Konya Şehir Hastanesi'nde görevli Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ekrem Karakaya'nın öldürülmesinin ardından İstanbul'da sağlık çalışanları eylem yaptı, yürüyüşe müdahale ederken fenalaşan bir polisin yardımına doktorlar koştu."
Bu dünya, etme bulma dünyası;
-Yakın zamanda emekçi kitlelere işiniz düşecek, oy isteyeceksiniz.
-Elbet bir gün adalet arayacaksınız, en az bir avukat tutacaksınız.
-Ve unutmayın, siz de herkes gibi imamdan önce doktorların eline düşeceksiniz.