[19:09, 14.03.2022] nezih: Merhaba sevgili okurlarım, değerli dostlarım.
Eminim ki herkes merak içinde Amerika'nın keşfi ile Malatya Kebap arasındaki bağlantıyı düşünüyor.
"Ne alaka?" diye aklınızdan geçiriyorsunuz, hemen anlatayım;
Biliyorsunuz yeni dünyayı Americo Vesbucci 1492 yılında keşfetti ve bu topraklara Amerika adını verdi.
Kısa sürede insanlar Amerika'ya gelmeye başladı, böylece milyonlarca yıldır orada olan kıta fark edilmiş ve adı konmuş oldu.
Amerika'ya gelen, bu yeni dünyaya ilgi gösteren, önem ve değer veren insanlar, zaman içinde kıtayı çok güzel bir ülke haline getirdiler.
İşte, MAKADER Genel Başkanı olarak ben de zaten varolan, ama çok bilinmeyen, sadece Malatyamızda yenen eşsiz bir lezzeti keşfettim.
Tabi bu önemli keşfe ilk olarak adını koyduk; istedik ki doğduğu, varolduğu, bilindiği bölgenin adıyla Malatya Kebap olarak anılsın.
Daha sonra lezzetini güzelleştirmek için et ve baharatlardan oluşan malzemesini, tadı en az 12 saat damakta kalacak bir lezzet haline getirdik.
Tabi ki Amerika gibi Malatya Kebabımızı da tanıtmak, üzerinde daha çok çalışmak gerekiyor.
MAKADER olarak biz keşfettik, adını koyduk, ustalarımız ve aşçılarımız da geliştirmeli diye düşünüyorum.
Aslında Malatya Kebabı'nın benim için hüzünlü bir hikayesi var değerli dostlarım;1976-77 yıllarında anneannem kanserdi ve biz her iki haftada bir Keban'dan Malatya'ya Kiltepe'ye gelir, O'nu ziyaret ederdik.
O'na büyük destek olan dedem ve anneannem bu amansız hastalığı unutur, bize bu kebabı yapardı.
O yıllarda yokluk ve fakirlik olduğu için içine tamamen kırmızı et koymuyorlardı, beyaz et de kullanırlardı.
Odun ateşi üzerindeki ızgarada pişen kebap, nefis kokular salmaya başladığında, dedem ve anneannem sadece bize değil, sokaklarında ki tüm komşularımıza dağıtırdı.
O güzel günleri ve güzel insanları saygıyla, sevgiyle anıyorum, bugün hayatta olmayanlara Allah'dan rahmet diliyorum.
Malatya Kebap'ın kentimize artı değer katacağına inanıyorum.
Sağlıklı günlerde sevgiyle kalın.
[09:59, 20.03.2022] nezih: DELİ DUMRUL
"Duha Koca oğlu Deli Dumrul bir kuru çayın üstüne köprü diker, geçenden de, geçmeyenden de akçe alır.
Bunun sebebini de erliğinin, yiğitliğinin yayılması olarak açıklar.
Köprü üstünde birinin ölmesi üzerine Deli Dumrul, bu yiğidin canını alan Azrail’in gelip kendisiyle savaşmasını ister.
Bu başkaldırı üzerine Allah, Azrail’i Deli Dumrul'un canını alması için yollar.
Deli Dumrul, Azrail’i bir türlü yakalayamaz ve Allah’ın birliğine iman eder.
Bir can getirmesi şartıyla canı bağışlanacak olur, annesi de, babası da can vermeyi kabul etmez.
Artık öleceğine inanan Deli Dumrul, karısıyla helalleşmeye gider.
Karısının kendisine canını vermesini istemesi üzerine Allah’a, “Ya ikimizin canını al, ya ikimizi de yaşat” der.
Allah ikisine de 140′ar yıl ömür verir, annesi ve babasının canını alır."
Evet, Deli Dumrul, Dede Korkut Hikayeleri içinde kuşkusuz büyük öneme sahip, hepimizde derin izler bırakmış, öğretici, yol gösterici bir eserdir.
Yukarıda özetine yer verdiğim hikayeyi neden paylaştığımı merak ettiğinizi sanmıyorum.
Atalarımızın bir bildiği varmış, söylemişler, yazmışlar, nesiller boyu bize ulaştırmışlar, akıl, fikir sahibi olalım diye.
Olmuş muyuz, tabi ki hayır.
Olanı da kaybetmişiz.
Allah ülkemizi, milletimizi, vatandaşımızı, kendi toprağına, kendi emeğiyle, kendi parasıyla yapılarak, geçişi bedava olması gereken köprülerden, üste ikinci defa para alanlardan korusun.
Amin.
Anasayfa
Yazarlar
Hakan Berktaş (Sosyal Hizmet Uzmanı)
Yazı Detayı
Bu yazı 1986+ kez okundu.
AMERİKA'NIN KEŞFİ VE MALATYA KEBAP
[19:09, 14.03.2022] nezih: Merhaba sevgili okurlarım, değerli dostlarım.
Eminim ki herkes merak içinde Amerika'nın keşfi ile Malatya Kebap arasındaki bağlantıyı düşünüyor.
"Ne alaka?" diye aklınızdan geçiriyorsunuz, hemen anlatayım;
Biliyorsunuz yeni dünyayı Americo Vesbucci 1492 yılında keşfetti ve bu topraklara Amerika adını verdi.
Kısa sürede insanlar Amerika'ya gelmeye başladı, böylece milyonlarca yıldır orada olan kıta fark edilmiş ve adı konmuş oldu.
Amerika'ya gelen, bu yeni dünyaya ilgi gösteren, önem ve değer veren insanlar, zaman içinde kıtayı çok güzel bir ülke haline getirdiler.
İşte, MAKADER Genel Başkanı olarak ben de zaten varolan, ama çok bilinmeyen, sadece Malatyamızda yenen eşsiz bir lezzeti keşfettim.
Tabi bu önemli keşfe ilk olarak adını koyduk; istedik ki doğduğu, varolduğu, bilindiği bölgenin adıyla Malatya Kebap olarak anılsın.
Daha sonra lezzetini güzelleştirmek için et ve baharatlardan oluşan malzemesini, tadı en az 12 saat damakta kalacak bir lezzet haline getirdik.
Tabi ki Amerika gibi Malatya Kebabımızı da tanıtmak, üzerinde daha çok çalışmak gerekiyor.
MAKADER olarak biz keşfettik, adını koyduk, ustalarımız ve aşçılarımız da geliştirmeli diye düşünüyorum.
Aslında Malatya Kebabı'nın benim için hüzünlü bir hikayesi var değerli dostlarım;1976-77 yıllarında anneannem kanserdi ve biz her iki haftada bir Keban'dan Malatya'ya Kiltepe'ye gelir, O'nu ziyaret ederdik.
O'na büyük destek olan dedem ve anneannem bu amansız hastalığı unutur, bize bu kebabı yapardı.
O yıllarda yokluk ve fakirlik olduğu için içine tamamen kırmızı et koymuyorlardı, beyaz et de kullanırlardı.
Odun ateşi üzerindeki ızgarada pişen kebap, nefis kokular salmaya başladığında, dedem ve anneannem sadece bize değil, sokaklarında ki tüm komşularımıza dağıtırdı.
O güzel günleri ve güzel insanları saygıyla, sevgiyle anıyorum, bugün hayatta olmayanlara Allah'dan rahmet diliyorum.
Malatya Kebap'ın kentimize artı değer katacağına inanıyorum.
Sağlıklı günlerde sevgiyle kalın.
[09:59, 20.03.2022] nezih: DELİ DUMRUL
"Duha Koca oğlu Deli Dumrul bir kuru çayın üstüne köprü diker, geçenden de, geçmeyenden de akçe alır.
Bunun sebebini de erliğinin, yiğitliğinin yayılması olarak açıklar.
Köprü üstünde birinin ölmesi üzerine Deli Dumrul, bu yiğidin canını alan Azrail’in gelip kendisiyle savaşmasını ister.
Bu başkaldırı üzerine Allah, Azrail’i Deli Dumrul'un canını alması için yollar.
Deli Dumrul, Azrail’i bir türlü yakalayamaz ve Allah’ın birliğine iman eder.
Bir can getirmesi şartıyla canı bağışlanacak olur, annesi de, babası da can vermeyi kabul etmez.
Artık öleceğine inanan Deli Dumrul, karısıyla helalleşmeye gider.
Karısının kendisine canını vermesini istemesi üzerine Allah’a, “Ya ikimizin canını al, ya ikimizi de yaşat” der.
Allah ikisine de 140′ar yıl ömür verir, annesi ve babasının canını alır."
Evet, Deli Dumrul, Dede Korkut Hikayeleri içinde kuşkusuz büyük öneme sahip, hepimizde derin izler bırakmış, öğretici, yol gösterici bir eserdir.
Yukarıda özetine yer verdiğim hikayeyi neden paylaştığımı merak ettiğinizi sanmıyorum.
Atalarımızın bir bildiği varmış, söylemişler, yazmışlar, nesiller boyu bize ulaştırmışlar, akıl, fikir sahibi olalım diye.
Olmuş muyuz, tabi ki hayır.
Olanı da kaybetmişiz.
Allah ülkemizi, milletimizi, vatandaşımızı, kendi toprağına, kendi emeğiyle, kendi parasıyla yapılarak, geçişi bedava olması gereken köprülerden, üste ikinci defa para alanlardan korusun.
Amin.
Ekleme
Tarihi: 20 Mart 2022 - Pazar
AMERİKA'NIN KEŞFİ VE MALATYA KEBAP
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.