Amasya evden eve nakliyat Artvin evden eve nakliyat Aydın evden eve nakliyat Balıkesir evden eve nakliyat Batman evden eve nakliyat Bayburt evden eve nakliyat Bingöl evden eve nakliyat Bitlis evden eve nakliyat Burdur evden eve nakliyat Çanakkale evden eve nakliyat

Hakan Özen
Köşe Yazarı
Hakan Özen
 

NEVRUZ KÜLTÜRÜMÜZ VE DİLİMİZE SAHİP ÇIKMAK

21 Mart Bahar Bayramı olarak adlandırılan Nevruz değişik kesimlerde o kesimlerin kabul ettikleri tarzıyla kutlandı. Her ne kadar bazı kesimler ya da diğer bir deyimle etnik kökene sahip topluluklar Nevruz’u sahiplenmek isteseler de Nevruz Türk Dünyası’na mal olmuş ve Türk milletinin kültürel inanç ve kültüründen doğmuştur. Nevruz’un Farsça anlamı “Yeni günün doğuşu” olarak geçmektedir. Sonsuz gökyüzü ve sınırsız bozkırlar Türk Milletinin özgür yaşama isteğinin yaşama geçirildiği yerlerdi. Asya’nın sınırsız bozkırları, kışların çok uzun sürdüğü bölgeler olduğu için, doğanın yeniden canlanmasını sabırsızlıkla beklerlerdi. Yirmi bir Mart günü, güneşin yüzünü kuzey yarım küreye çevirdiği gündü. Yani Türklerin yaşadığı bölgelerde güneşin daha çok görüneceği, doğayı ve insanları daha fazla ısıtacağı günlerin başlangıcıydı, yirmi bir Mart… Doğa yeniden canlanacak, sürülerine otlak yaratacak ve insanları yaşamın içerisine tekrar çekecekti. Göçebe bir toplum olan ve sürüleri ve onlardan ürettikleri ile yaşama bağlanan Türkler, bu yüzden, yirmi bir mart gününü “yeni günün doğuşu” olarak kabul etmişler ve sevinçlerini, mutluluklarını bayram yaparak göstermişlerdir. “Nevruz – Yeni Gün” bayramı denmesi, baharın gelişini büyük bir özlemle beklendiğinin somut kanıtıdır. Kırgızistan ve Kazakistan’da Novruz, Türkiye ve Azerbaycan’da Nevruz, Tataristan ve Başkurdistan’da Nawrız olarak adlanan bu bayram, Dünya Türk halklarının binlerce yıldan beri, ortak olarak kutladıkları tek bayramdır. Nevruz’da semenler hazırlanır, ateşler yakılır, üzerinden atlanır. Bu ateş üzerinden atlamalar, yılın iyi geçmesi ve kötü ruhların uzaklaşması için yapılır. Edebiyete göç etmiş olan yakın kimseler için mezar ziyaretine gidilir. Önceden hazırlanmış yemekler ve helva mezarlığa götürülür ve orada bulunan fakirlere dağıtılır. Ölenin ruhuna Kur’an okutulur. Evlerde, hava izin verirse kırlarda oyunlar oynanır, özel olarak hazırlanmış yumurtalar tokuşturulur, aşık oyunu oynanır. Gece tongallar yakılır ve sıra ile üzerinden atlanır. Ateşin üzerinden atlanırken bir dilek tutulur ve atlayanın dileğinin yerine geleceğine inanılır. Tüm hastalıkların ve kötülüklerin, ateşin üzerinden atlarken ateşe dökülüp yanacağı ve yeni yılın güzellikler getireceği inancı oldukça yaygındır. Herkes birbirine hediyeler alır. Genç kızlar Nevruz çorabı örerler ve sevdiklerine o ördükleri çorabı hediye ederler. Herkes, büyük küçük, birbirlerinin bayramlarını kutlar, yaşlılara ziyaretler yapılır, yılın hayırlı ve güzel geçmesi için hayır duaları alınır. Nevruz Türk edebiyatında da haklı olarak önemli bir yer almış ve Türk halk biliminde Nevruz ile ilgili bir çok tarihi ve sosyal belgeler, bilgiler, şiirler ve edebi metinler yer almıştır. Türk edebiyatını süsleyen Nevruziyeler, sadece Nevruz gününe hasredilmiş, günün anlam ve önemini, güzelliğini, verdiği duyguları, coşkuyu, sevinci, mutluluğu aks ettiren şiirlerdir. Neden olduğunu pek anlayamadığım bir anlayışla Nevruz bayramı uzun yıllar Türkiye’de unutturulmuş ve kutlanmamıştır. Birçok kişi, bunun nedenini, bu bayramın Ateşperestlikten kalma olduğu iddiasının İslam anlayışına ters düştüğünden unutturulmak istendiğini yazmış, bazıları ise Türklerin Gök Tanrı inancının bir sonucu olduğu için yine İslami çevrelerce engellendiğini belirtmiş. Şahsi düşünceme göre bunların ikisinin de gerçek neden olması pek mümkün değildir. Aklıma gelen tek neden; Türk kültürünün yozlaştırılması ve yok edilmesi çalışmalarının bir parçası olarak, kültürümüzün bu en temel öğesi de unutturulmak istenmesidir. Dilimizde güzel bir söz var; “Bir şeyin değerini kaybettikten sonra anlarız” diye. Tarihimiz ve günümüz bunun binlerce örneği ile doludur. O zaman Türkçeye, dilimize, örf ve geleneklerimize, milli birlik ve beraberliğimize, kültürümüze gerekirse bedel ödeme pahasına sahip çıkmalıyız. Bunu yapmadığımız zaman ise Türkçeye rahmet okumaktan başka yapacak bir şeyimiz kalmayacaktır.
Ekleme Tarihi: 21 Mart 2022 - Pazartesi

NEVRUZ KÜLTÜRÜMÜZ VE DİLİMİZE SAHİP ÇIKMAK

21 Mart Bahar Bayramı olarak adlandırılan Nevruz değişik kesimlerde o kesimlerin kabul ettikleri tarzıyla kutlandı. Her ne kadar bazı kesimler ya da diğer bir deyimle etnik kökene sahip topluluklar Nevruz’u sahiplenmek isteseler de Nevruz Türk Dünyası’na mal olmuş ve Türk milletinin kültürel inanç ve kültüründen doğmuştur. Nevruz’un Farsça anlamı “Yeni günün doğuşu” olarak geçmektedir. Sonsuz gökyüzü ve sınırsız bozkırlar Türk Milletinin özgür yaşama isteğinin yaşama geçirildiği yerlerdi. Asya’nın sınırsız bozkırları, kışların çok uzun sürdüğü bölgeler olduğu için, doğanın yeniden canlanmasını sabırsızlıkla beklerlerdi. Yirmi bir Mart günü, güneşin yüzünü kuzey yarım küreye çevirdiği gündü. Yani Türklerin yaşadığı bölgelerde güneşin daha çok görüneceği, doğayı ve insanları daha fazla ısıtacağı günlerin başlangıcıydı, yirmi bir Mart… Doğa yeniden canlanacak, sürülerine otlak yaratacak ve insanları yaşamın içerisine tekrar çekecekti. Göçebe bir toplum olan ve sürüleri ve onlardan ürettikleri ile yaşama bağlanan Türkler, bu yüzden, yirmi bir mart gününü “yeni günün doğuşu” olarak kabul etmişler ve sevinçlerini, mutluluklarını bayram yaparak göstermişlerdir. “Nevruz – Yeni Gün” bayramı denmesi, baharın gelişini büyük bir özlemle beklendiğinin somut kanıtıdır. Kırgızistan ve Kazakistan’da Novruz, Türkiye ve Azerbaycan’da Nevruz, Tataristan ve Başkurdistan’da Nawrız olarak adlanan bu bayram, Dünya Türk halklarının binlerce yıldan beri, ortak olarak kutladıkları tek bayramdır. Nevruz’da semenler hazırlanır, ateşler yakılır, üzerinden atlanır. Bu ateş üzerinden atlamalar, yılın iyi geçmesi ve kötü ruhların uzaklaşması için yapılır. Edebiyete göç etmiş olan yakın kimseler için mezar ziyaretine gidilir. Önceden hazırlanmış yemekler ve helva mezarlığa götürülür ve orada bulunan fakirlere dağıtılır. Ölenin ruhuna Kur’an okutulur. Evlerde, hava izin verirse kırlarda oyunlar oynanır, özel olarak hazırlanmış yumurtalar tokuşturulur, aşık oyunu oynanır. Gece tongallar yakılır ve sıra ile üzerinden atlanır. Ateşin üzerinden atlanırken bir dilek tutulur ve atlayanın dileğinin yerine geleceğine inanılır. Tüm hastalıkların ve kötülüklerin, ateşin üzerinden atlarken ateşe dökülüp yanacağı ve yeni yılın güzellikler getireceği inancı oldukça yaygındır. Herkes birbirine hediyeler alır. Genç kızlar Nevruz çorabı örerler ve sevdiklerine o ördükleri çorabı hediye ederler. Herkes, büyük küçük, birbirlerinin bayramlarını kutlar, yaşlılara ziyaretler yapılır, yılın hayırlı ve güzel geçmesi için hayır duaları alınır. Nevruz Türk edebiyatında da haklı olarak önemli bir yer almış ve Türk halk biliminde Nevruz ile ilgili bir çok tarihi ve sosyal belgeler, bilgiler, şiirler ve edebi metinler yer almıştır. Türk edebiyatını süsleyen Nevruziyeler, sadece Nevruz gününe hasredilmiş, günün anlam ve önemini, güzelliğini, verdiği duyguları, coşkuyu, sevinci, mutluluğu aks ettiren şiirlerdir. Neden olduğunu pek anlayamadığım bir anlayışla Nevruz bayramı uzun yıllar Türkiye’de unutturulmuş ve kutlanmamıştır. Birçok kişi, bunun nedenini, bu bayramın Ateşperestlikten kalma olduğu iddiasının İslam anlayışına ters düştüğünden unutturulmak istendiğini yazmış, bazıları ise Türklerin Gök Tanrı inancının bir sonucu olduğu için yine İslami çevrelerce engellendiğini belirtmiş. Şahsi düşünceme göre bunların ikisinin de gerçek neden olması pek mümkün değildir. Aklıma gelen tek neden; Türk kültürünün yozlaştırılması ve yok edilmesi çalışmalarının bir parçası olarak, kültürümüzün bu en temel öğesi de unutturulmak istenmesidir. Dilimizde güzel bir söz var; “Bir şeyin değerini kaybettikten sonra anlarız” diye. Tarihimiz ve günümüz bunun binlerce örneği ile doludur. O zaman Türkçeye, dilimize, örf ve geleneklerimize, milli birlik ve beraberliğimize, kültürümüze gerekirse bedel ödeme pahasına sahip çıkmalıyız. Bunu yapmadığımız zaman ise Türkçeye rahmet okumaktan başka yapacak bir şeyimiz kalmayacaktır.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 5n2khaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

escort Ankara Sex hikayeleri Seks hikayeleri Porno izle