Anayasamızın 59. Maddesi. “ Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder” şeklindedir.
Her ne kadar sporun beden ve ruh sağlığı için önemi inkâr edilmese de toplumlarda spor yapan, spora zaman ayıran insanların sayıca azlığından dolayı devletler spora teşvik amacıyla çeşitli yollara başvururlar. Bizde olduğu gibi anayasal düzenlemeler getirirler, spor salonları, spor tesisleri, stadyumlar falan yaparak geniş kitlelerin de kendileri yapmasalar bile spor yapanları izlemesini, onları alkışlamasını, motive etmesini isterler.
Bu teşvikler ve destekler günümüzde artık öyle bir noktaya ulaşmıştır ki devletler artık yaptıkları bu yatırımları dünyaya pazarlar hale gelmişler, ülkelerinin tanıtımına ve gelirine önemli katkılar sağlamaya başlamışlardır.
Hatta kimi zaman spor dışı kimi meslek örgütleri adını koymasalar da spora ve sporcuya verilen bunca destek ve teşviki kıskanır olmuşlar, daha başka bilim, sanat yerine kendilerini ve çocuklarını sadece bundan dolayı bile spora yönlendirir olmuşlardır.
Futbol, dünyada en çok izleyeni olan spor dalıdır. Devletimiz de bu yüzden son yıllarda kolları sıvayarak yurdun dört bir tarafına modern ve büyük stadyumlar yaparak hem seyirci sayısını arttırmak hem seyircini konforunu sağlamak hem de spora ve sporcuya desteğini daha da arttırmak istemiştir.
İzmir’deki Göztepe Gürsel Aksel Stadyumu bu düşüncenin bir ürünüdür.
İzmir, İstanbul’dan sonra Ankara ile birlikte futbola çok önemli katkılar sağlayan ilimizdir. Karşıyaka, Altay ve Göztepe gibi futbol kulüplerinin birer asırlık tarihleri bu ilimizin futbol sevgisinin ne derece köklü ve derin olduğunu göstermektedir.
İzmir’in ve İzmir’ linin spora olan sevgisi uluslararası kamuoyu tarafından da takdir edilmiştir ki 1971 Akdeniz Olimpiyatları ve 2005 Dünya Üniversite Yaz Oyunları bu şehrimizde düzenlenmiştir.
27 Kasım 2022 Pazar Akşamı İzmir için, İzmir spor tarihi için kara bir gündür. İzmir’ li o güne kadar milyonlarca kişiyle çeşitli spor müsabakaları seyretmiş, takımlarını desteklemiş ve hiçbir şekilde o akşamki gibi çirkin bir olaya tanıklık etmemiştir. O gün iki çirkin olaya bütün Türkiye ekranları başında tanıklık etti. Birisi Altay taraftarları arasında kendini gizlemiş cani ve hasta ruhlu birinin stada nasıl soktuğu belli olmayan fişeğini kullanarak Göztepe taraftarları üzerine ateşlemesi diğeri ise yine Göztepe taraftarları arasına karışmış, aynı derecede hasta ruhlu birinin kendine en yakın taraftaki korner direğini söküp eline alarak stadı bir baştan öbür başa koşması ve hızla Altay kalecisinin kafasına arkadan, üstelik iki kez vurarak yaralaması.
O gün binlerce futbolsever stadyumdaydı. Birazcık empati yapın da söyleyin bakalım: Gerek Altay tribünlerindeki bir taraftar olsanız, gerek Göztepe tribünündeki taraftar olsanız, bütün bunları birebir görmüş olsanız bile önlemeye ne derece gücünüz yeter ve oraya eğlenmeye, güzellikler görme amaçlı gitmiş birinin bunları önlemeyle ilgili ne kadar bir sorumluluğu olabilirdi?
Adı Türkiye Futbol Federasyonu olan kuruluş sorumluyu hemen, üstelik yargı aşaması devam ederken çabucacık buldu. Sorumlu futbolseverlerdi, sorumlu futbola bir asırdır gönül vermiş, emek vermiş iki güzide futbol kulübümüzdü.
Kuruluş amaçlarının sıralandığı ilk iki maddesinde kuruluş amacının, “ a) Türkiye’deki her türlü futbol faaliyetini teşkilatlandırmak, düzenlemek ve denetlemek; b) Futbolun gelişmesini ve yurt sathına yayılmasını sağlamak” olan bu kuruluşumuzun pek saygıdeğer yöneticileri el çabukluğuyla kendilerinin sorumluluğunu bir kenara bırakarak suçu ailesiyle, sevdikleriyle o gece oraya sadece spora ve sporcuya destek için gelmiş olan futbolseverlere kesiverdi.
İki kulübümüz de maçlarını artık bir süre de olsa seyircisiz oynayacaklar.
Yargı süreci devam ediyor ve yakında çok şeyin su yüzüne çıkacağı çok aşikâr. O stadyumlar yeni ve her türlü donanıma sahip stadyumlar. O patlayıcıların oraya nasıl sokulduğu, kimlerin yardımı ve ihmaliyle tribünlere getirildiği, korner direğini kapıp elinde koca direkle yaklaşık otuz saniye sahayı bir boydan bir boya koşarak geçen saldırganı görmeyen, göremeyen, TFF’ nun güvenlik birimleri ne tür cezalar alacak göreceğiz.
Yoksa mevzuat sadece bir yerlerde yazar da biz el çabukluğuyla bildiğimizi mi yaparız?
Şayet öyleyse ve o mevzuatı hakkıyla uygulamaya gücünüz yetmiyorsa, kapatın bütün stadyumları ve sporu sadece ekrandan izlenir hale getirin. O da olmadı tamamen yasaklayın ya da feshedin kendinizi de bu millet erdemin ne olduğunu tarih sayfalarında görmesin.
Siz orada paşa paşa koltuğunuzda otururken ve o mevzuat da orada Demokles’in kılıcı gibi dururken ve binlerce futbolsever takımlarını desteklemekten mahrum bırakılırken sizin oralarda, o mevkilerde bulunmanızı inanın gönlüm razı olmuyor.
Siz bu işlerde yeni olabilirsiniz ama bu şehir burada yüzlerce misafir takımı ağırladı, takımları kendi arasında binlerce kez müsabaka yaptı. O gece orada zaten bir kaleci ve tribündeki bir futbolsever canlarıyla bedel ödediler, yaralandılar, ölümden döndüler. Çok daha fazlası da birebir olayları bütün dehşetiyle yaşamak zorunda kaldılar. Bu vesile hepsine de geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Sırf bu yüzden bile siz cezalandıracak adamları uzağınızda değil, yanlarınızda arayın da spora ve futbola gönül vermiş bu şehrin insanlarına ceza vermekten vazgeçin.
O gece orada, her şeye rağmen toplanan yirmi bin futbolsever vardı. Altını ısrarla çiziyorum ki hasta ruhlu insanları fark etmek, ayırt etmek, onlara karşı önlemler almak onların değil, bu organizasyonları tertip eden ehil ve yetkili kişi ve kurumların işidir. Biz yaş olarak bu ülkede kendini polisin, askerin yerine koyarak sulhu sağlamak için canından geçenlerin olduğu devirleri de gördük.
Bu yüzden şimdi herkes öncelikle görevini yapsın, sonra da üzerine yakışanı
Erdal ÇİL
cerdal48@gmail.com