Muhsin Yazıcıoğlu ülkücü lider ve siyastçiydi, Ülkü Ocakları genel başkanlığından milletvekilliğine uzanan yolculuğu Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) kurarak genel başkanı olmasına kadar devam etti, 2009 yılının Mart'ında şüpheli bir helikopter kazasında öldü.
Yıllar önce İzmir'in Torbalı ilçesinde bir yerel gazetede görev yaparken Mustafa Destici'yi tanıdım, Yazıcı'nın ölümünden sonra aldığı BBP Genel Başkanlığı görevi gereğince il ve ilçe teşkilatlarını ziyaret ediyordu.
Torbalı İlçe Başkanlığı'nda basın mensuplarıyla bir araya geldiğinde O'na yönelttiğim ilk ve tek soru Yazıcıoğlu'nün ölümüyle ilgili oldu.
Bu ölümün bir an önce aydınlatılması gerektiğini, bir çok şüphe içerdiğini, işin peşini bırakmayacaklarını söylemişti.
Bir kaç yıl sonra Manisa'da bir yerel gazetede görev yapmaya başladım, o yıllarda Destici bu kez Manisa İl Başkanlığı'nı ziyarete geldi, basın toplantısı yaptı, burada da O'na yönelttiğim ilk ve tek soru Yazıcıoğlu'nün ölümüyle ilgili oldu.
Yine ve tekraren bu ölümün bir an önce aydınlatılması gerektiğini, bir çok şüphe içerdiğini, işin peşini bırakmayacaklarını söylemişti.
Aradan 10 koca yıl geçti, bu arada Destici ile hiç karşılaşmadım, ama bir basın mensubu olarak basından takip ettiğim kadarıyla Destici ve partisinin cinayet şüphesi taşıyan bu ölümle ilgili iktidara bir yaptırım uyguladığını görmedim, duymadım, okumadım.
Bunu sadece ben mi göremedim diye de hep düşündüm; acaba cinayet ve hatta katliam diye düşünülen bu olayın araştırılıp gerçekleri örten sis perdesinin aralanması için BBP ve Genel Başkanı Destici bir şeyler yapıyor da, göremiyor muydum?
Bir de üstüne Destici ilerleyen yıllarda iktidarla daha da yakınlaşmış, hükümetin politikalarını savunur olmuş, Yazıcı olayını iyiden iyiye unutmuştu.
Ne yazık ki bir çok partili bu durumu ancak 10 yıl gibi uzun bir süre sonra anlayabildi ve geç kaldıkları bir karara vardı; BBP'den ayrılıp yeni bir parti çatısı altında bir araya gelmek.
İşte Milli Yol Partisi böyle doğdu, BBP yönetiminin kurucu lider Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasına ihanet ettiğini ve iktidarın güdümüne girdiğini düşünüyorlar ve oldukça hızlı hareket edip kaybedilen zamanın bir an önce telafisi için heyecanlı görünüyorlar.
Hafta sonu Milli Yol Partisi'nin basınla buluşması toplantısına davet edildim, katıldım ve orada bu heyecanı gördüm, İl Başkanı İlkay Şimşek, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte yaptığı açıklamasında şunları söyledi:
"BBP halka inemiyor, toplumla bütünleşemiyor, siyasette ve particilikte istişare çok önemlidir, bu başarılamadı, teşkilatlanma sağlanamadı, biz tüm il ve ilçelerimizde hızla teşkilatlanıyoruz, herkese eşit mesafedeyiz, asla ayrımcı değiliz, din, dil, ırk ve benzeri ayrıştırıcılıklardan uzağız, birleştiriciyiz, fırsat eşitliğine inanıyoruz, o nedenle tüm illerde teşkilatlarımız olacak, halkın isteklerine kulak vereceğiz ve Milliyetçi, Ülkücü, Atatürk sevdalısı bir adayla Cumhurbaşkanlığı seçimine katılacağız, elbette diğer partilerle de görüşüyoruz, herhangi bir ittifakta yer alıp almayacağımız ise tamamen genel merkez kararına bağlı olacaktır."
İl Başkanı İlkay Şimşek'e de yönelttiğim ilk ve tek soru Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili oldu ve Şimşek hiç de yabacı olmadığım şu cevabı verdi:
"Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu sıradan bir cinayetin kurbanı değildir, liderimiz katledilmiştir ve biz bu davanın takipçisi olacağız, sonuca ulaştırmak için neferi olacağız, bu mücadeleden vazgeçmeyiz."
Ülkücü liderle beraber katledilen bir çok devrimci aydınımızın katillerinin yakalanıp adalete teslim edileceği günü hep beraber bekliyoruz.
Hayatlar katledilirken umutlar da yeşermeye devam ediyor.