Son iki hafta çok hareketli geçti, siyasi arenada çekilmiş kılıçlar hiç kınına girmedi, ekonomik alanda zam furyası devam etti, büyük endişeyle beklenen Dolar'ın yükselişi çitf haneli rakama ulaştı, 1 Dolar 10.2 TL'yi gördü, bugün itibariyle 9.8'e çekildi, orada kalması için büyük baskı var, ama genişlemiş lastiği yama tutmayacağını herkes biliyor.
Önceki hafta sonunda Türkiye Değişim Partisi (TDP) Ege Bölgesi ilk toplantısı Manisa İl Başkanı Hüseyin Sürel’in ev sahipliğinde, basın mensuplarının da katılımıyla gerçekleşmişti, burada bir konuşma yapan TDP Genel Sekreteri, 22'nci dönem İstanbul Milletvekili Hasan Aydın'ın sözleri çok dikkat çekti, şöyle dedi:
"Türkiye, İngiltere’ye senet vererek kendi Türk parasını bastıran bir ülke haline geldi.
Türkiye 1924 yılında, o günkü Sovyetler Birliği’ne buğday satan bir ülke durumundayken, 2021 yılında dosta ve düşmana muhtaç hale geldi, samanı bile ithal eden bir ülke oldu.
Türkiye'de on sene önce bir işçi asgari ücretle 10 tane çeyrek altın alabiliyorken, bugün ancak 4 tane çeyrek altın alabiliyor.
Türkiye'de her 4 gençten bir tanesi işsiz, geri kalanlar da iş aramaktan vazgeçmiş durumda, çünkü ümitleri kalmadı.
Türkiye'de demokrasi yok, silinip gitti, hepsi kendisine yakın insanları belirliyor.
İktidar da, muhalefet de yaşanan büyük sorunlar karşısında çaresiz, ama çözüm aramak yerine kavga ediyorlar, her ikisinin de derdi koltuk, 'Sen git ben geleyim' derdinler."
Hafta içinde en belirgin gözlenen gerçek ise fahiş fiyatlara neden olduğu söylenen beş market zincirine ceza kesildiği halde, aynı marketler de dahil BİM, ŞOK ve A101 gibi ucuzcu marketlerde tüm ürünlere sistemli olarak zam yapıldığı oldu.
Ben ne zaman bu marketlere girsem bir gün yoğurda, bir gün reçele, bir gün de deterjan ve sabuna zam geldiğini, fahişin önlenemeyen bir yükselişle devam ettiğini görebiliyorum.
Hatta bazı marketler sıkı bir denetim olmasa da, belki olur da yakalanırız diye ürünlerin üzerindeki etiketleri değiştirmiyorlar, ancak kasada ödeme yaparken üç beş lira yüksek çıkan rakamı ödemek zorunda kalıyorsunuz.
İşte böyle iğrenç, yalan, riya, aldatma, kazıklama, tuttuğunu... dönemi yaşıyoruz ve yönetenler, siyasi ve bürokratik ekibiyle olan biteni çaresizlik içinde izliyor, ön alamıyor, ön göremiyor, ön sözüyle son sözü bir olmuyor.
Artık söylenen ve anlatılan yalanlara göre değil, hissiyatımıza göre karar verme noktasına geldik.
Artık beş duyu organımızla değil, altıncı hissimizle doğruyu bulmalıyız.
Havalar soğuyor, ayağınızı serin, başınızı sıcak tutun.
Sağlıkla kalın.